top of page
  • Writer's picturegülce gürses

Yolda...


Hikayenizin başrolü olun! Derler ya hep... Bir ara anlamlı tınladıysa da, bende çok sürmedi etkisi.


Anlıyorum pek tabii, hayatını çocuğuna, sevdiğine, ailene adadığın, sonra da hayal kırıklıklarının takır takır önüne dökülmeye başladığı o yerde; Ne oluyor lan?! Bir dakka, ben neden kimseye yaranamıyorum?! Ya benim bu uğurda feda ettiklerim?! Dediğin o yerde, mağdurun dibindeyken, kulağına fısıldanıyorsa bu cümle, silkelenmeye etki edebilir muhakkak, ama hepsi bu...


"Biz büyüdük ve kirlendi dünya..." Sözü; Murathan Mungan'ın güzel şiiri, Yeni Türkü'nün güzel şarkısı Telli Telli'de geçer. Geçer ve gider... Takılanı az olur , takılalım...


Bize öğretilenler, o çarpık ezberler; Koşma düşersinler, terleme hasta olursunlar, uzağa gitme kaybolursunlar, yapamazsınlar, düşürürsünler, kırarsınlar... İyi anne, baba olmanın, evlatları için feda ettikleriyle ölçüldüğü, alkışlandığı, kolların kırıldığı, yenlerin içinde kaldığı o simsiyah ezberler... Başrollerdeydik halbuki o zaman da... Başrollerde ezildik, dayak yedik, feda ettik, hastalandık, durduk, bekledik, olsun dedik, olmasa da olur dedik. Başrollerdeki mağduru sevdik... Çünkü biz en çok mağduru sever, onunla hemhal oluruz. Adaleti, sevgiyi, mutluluğu hep başkalarının hakkı varsayarız. Bize düşeninse hep keder, hep çile olduğu ezberinde ruhlar olarak yaşarız. En sevdiğimiz şeydir zaten kabullenmek!


Peki, biz tüm bunları yaparken başrol değil miyiz?

Başrolün dibiyiz... Kendi filmimizi izlesek, kim bilir kaçıncı dakikasında "öfff" diyip salonu ilk fırsatta terk edeceğimiz... O kaynak, o mağdur, o hayata hep 1-0 yenik değil mi bizi; "Eeehh be!" diyerek bir gün ansızın zalime döndüren.


"Bu Dünya'nın bütün dertleri de bana mı lan?" Diyerek eline satırı bıçağı alıp birbirimizi öldürdük, o da yetmedi hayvanları öldürdük. Kadın, çocuk, genç yaşlı ayırt etmeden... Hala da devam ediyoruz... İçimizdeki öfkenin kaynağı o çaresizlik, o dayanılmaz hayata mecbur olduğumuzu, sıkışıp kaldığımızı, o başrolden başka hikayemizin olmadığını zannetmemiz değil mi oysa ki...


Anlayacağınız mesele kendi hikayenizin, filminizin sadece başrolü olmak değil bana sorarsanız... Mesele bu filmin hangi anında ayıldıysanız (başında, ortasında sonunda, farketmez). Filminizin senaristi, yönetmeni, cast direktörü, sanat yönetmeni, görüntü yönetmeni ve en sonunda başrolü olmanız!!!!


Bu yolda, bir senaryonun içinde olduğumuzun ve hiçbir şeyin kaçınılmaz olmadığının ayırdına varıp, iliklerinize kadar zaferin kokusunu almanız!!!!

0 views0 comments

Recent Posts

See All

Comments


bottom of page